
Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Doğruluk Ve Dürüstlük

Doğruluk ve dürüstlük islamdaki ahlaki davranışların en başında gelmektedir.
Doğruluk: Kişinin yaptığı veya da yapmadığı davranışlardan emin olması doğru olması başka kişilere karşı ne olursa olsun yalan söylememektir. Dinimide yalan büyük günhlardandır. Özellikle bir müslümana karşı yapılan onu kandırmak amacıyla yapılan yalan cok basit bile olsa günahı fazladır. Asıl büyük günahın başında Allahı yalanlamak gelirki, Yüce Allah Kuran-ı Kerim de Bakara Suresi, 10. ayet: Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır, buyurur.
Kur'an ve hadislere göre yalan bir münafıklık alâmetidir (en-Nisâ 4/145; el-Münâfikun 63/1; Buhârî, "Îmân", 24; Müslim, "Îmân", 107). İslâm dini prensip olarak insanın ruhsal gelişmesine, toplum düzenine ve barışına zarar veren her türlü kötülüğü yasaklamakla birlikte, gerek âyetlerde gerekse hadislerde yalan konusunda oldukça ağır ifadelerin kullanıldığı görülmektedir. Bunun sebebi, ahlâk kültüründeki veciz ifadesiyle yalanın "bütün kötülüklerin anası" (ümmü'l-habâis) olmasıdır. Bu nedenle Hz. Peygamber, "Size doğru olmanızı emrederim. Çünkü doğruluk iyi olmaya, iyilik de cennete götürür. İnsan doğrulukta sebat ederek nihayet Allah katında `sıddîk' diye yazılır. Sizi yalan söylemekten de menederim. Çünkü yalan kötülük işlemeye, kötülük de cehenneme götürür. İnsan yalan söyleye söyleye sonunda Allah katında `kezzâb' diye yazılır" (Buhârî, "Edeb", 69; Müslim, "Birr", 102-105) buyurmuştur.
İşte İslâm ahlâkında doğruluğun bütün iyiliklerin temeli, yalanın ise bütün kötülüklerin anası olması, Kur'an ve hadislerde ortaya konan bu anlayıştan kaynaklanmaktadır. Riyâ ve dalkavukluk gibi davranışlar da doğruluk ve dürüstlüğe aykırı, Kur'an'ın aziz saydığı (el-Münâfikun 63/8) müminin onurunu zedeleyen, dolayısıyla kişinin kendisini özenle koruması gereken kötülüklerdir. Çünkü dalkavukların ve riyakârların en büyük sermayeleri yalandır. Onların asılsız veya abartılı, böyle olduğu için de dürüstlükle bağdaşmayan övgüleri hem kendi kişiliklerini lekelemekte hem de övülen kişilerin boş ve temelsiz bir gurura kapılarak kusurlarını görmelerine engel olmaktadır.
Bu yüzden Hz. Peygamber, bu kişileri insanların en kötüleri arasında saymış (Buhârî, "Edeb", 52; Müslim, "Birr", 100); "Dalkavuklarla karşılaştığınızda yüzlerine toprak savurun!" (Müslim, "Zühd", 14) buyurarak onlara yüz verilmemesini öğütlemiştir
İslâmî kaynaklarda doğruluk ve dürüstlük çok çeşitli kelimelerle ifade edilmekte olup bunların başında sıdk ve istikamet kavramları gelir."İnsanın, söz ve davranışlarıyla niyet ve inancında doğru, dürüst ve iyilikten yana olması" şeklinde tanımlanır.
İnsanlığın genel ahlâk anlayışında olduğu gibi İslâm ahlâkında da doğruluk ve dürüstlük, insan onurunun ve sağlıklı toplum yapısının vazgeçilmez şartlarından biridir. Hz. Peygamber, kendisinden güzel bir nasihat isteyen kişiye, "Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol" (Müslim, "Îmân", 13) buyurmuştur. Kur'ân-ı Kerîm, bu şekilde iman edip doğru olanların üzerlerine meleklerin ineceğini ve onlara âhiretle ilgili müjdeler vereceğini ifade eder (Fussılet 41/30).
